Fark Edebilmek, Görebilmek ve Hissedebilmek
Şeyma Keçeli
Sahildeki dalga sesi, bir yağmur damlasının tendeki hissi, rüzgarın saçların içinden geçişi, kar yağışının seyri, toprağın kokusu, dalından yeni koparılmış bir meyvanın tadı…
Yaşamın akışını derinlemesine hissedilen zamanlar insanın tüm duyularıyla şimdi ve burada olduğu zamanlardır. O an tüm bedenimiz ve zihnimiz oradadır, hayatın koşuşturmasında kaybolmamızın nedenleri uçup gitmiştir. Çılgın kalabalıktan ve yapılması gereken işlerden uzaklaştıkça kendi sesimizi duyabiliriz sonunda. Duygularımıza ve kaygılarımıza temas edebiliriz. Yaşama hissinin daha çok farkına varabiliriz, en korkutucu olan da budur belki de. Yaşamayı daha çok hissetmek ölümün farkına varabilmektir. Ayrılığın, terk edilişin, terketmenin, yalnızlığın, belirsizliğin, soru işaretlerinin daha da su yüzüne çıkmasıdır. Çünkü yaşamayı hissetmek demek her yönüyle onu duyumsamaktır. Belirsizliklere ve sürprizlere açık olmaktır. Korkutucudur, ürkütücüdür ama gerçektir.
Yaşamın korkutucu olan ve kendimizden bile saklama ihtiyacı duyduğumuz yanı aslında varoluşsal kaygılarımızdır. Çünkü varoluşsal soruların kesin bir cevabı yoktur ve belirsizdir. İnsanda uçsuz bucaksız bir denizde sandalda gidiyormuş hissi uyandırır. Denize bakmak bir yandan rahatlatır çünkü sonsuzluk hissi, keşfetme heyecanı ve özgürlük duygusu verir. Ama aynı zamanda korkutucudur da. O sonsuzluk hissi bir yandan da belirsizlik demektir, keşfetme heyecanı cesaret de gerektirir ve özgürlük duygusu sorumluluğu da beraberinde getirir. Denizdeyken sandalda olmak insana kendini güvende hissettirir. Aslında bir fotoğrafa bakıyormuşsun gibi, aslında senin gerçekliğin değil de başkasının gerçekliğiymiş gibi. Ama sen de o denizin içerisindesindir. Yaşamın içerisinde bunu görmezden gelmeye çalışırsın, düşünmezsin. Düşünmek korkutur ama kaygılar hep oradadır. Çünkü yaşam böyle bir şeydir. Sevinçler, üzüntüler, kızgınlıklar, kırıklıklar, kaygılar…
Varoluşçu terapiler; köşeye itip görmezden gelmeye çalıştığımız ama aslında yaşamımızın tam ortasında varolan bu noktaları düşünebilmeye ve konuşabilmeye alan açar. Önemli olan o denizde boğulmadan denizde olduğunu fark edebilmek, denizi görebilmek ve hissedebilmektir. Çünkü denizin varlığını görmezden gelmek denizin bize hissettirdiği duyguları yok etmez.